Dijital Seyahatnamem

Dolaylamaların en güzeli: Yavru Vatan/ Kıbrıs

  Türkçe’de dolaylama diye bir konu vardır, bilirsiniz. Benim de en zevk aldığım konulardandır. Bir kavramı başka bir sözcükle ifade etmek. Sezen Aksu demeyiz de minik serçe deriz ya da Kızıl Gezegenle anlatılmak istenen Mars’tır aslında. İşte Yavru Vatan tam da böyle bir kelimedir. İçerisinde Kıbrıs ’ı barındırır. Hatta barındırmakla kalmaz manevi anlamlar da yükler, belki sayfalarca açıklanamayacak kadar.  

   Tarihiyle etkileyen, plajlarıyla büyüleyen, hikayeleri ile ağlatan, adına türküler yazılan güzel mi güzel yavru ülke Kıbrıs’ta gezeceğiz. 

Limassol Marina

Ayşe tatile çıksın

Tarihi demişken kısaca bir özet geçeyim. Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, 1571 yılında, Lala Mustafa Paşa önderliğinde fethedilmesiyle hakimiyeti türklere geçmiş. O döneme kadar Venediklilerin hakimiyetindeymiş. Fakat Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında durumlar biraz karışmış ve Rumlar ayaklanmış. Gergin ortam bir süre devam etse de esas patlama Kanlı Noel adı verilen Rım katliamı 21 Aralık 1963’te başlamış. 1974’te Türkiye, “Ayşe tatile çıksın” parolası ile Kıbrıs’a Harekat düzenlemiş. Şuan ne yazık ki KKTC sadece Türkiye tarafından tanınan bir ülkedir. 

Hazır eskilerden gitmişken ilk sanal turumuza da geçmişi çok eski olan bir eserden başlayalım.

St. Nikolas Katedrali Namı-ı Diğer Lala Mustafa Paşa Camii

1312 yılında tamamlanan katedral Fransa’nın dışında oldukça nadir bulunan Rayonnant Gotik tarzında inşa edilmiştir. Lüzinyan hanedanlığının eşsiz bir eseri olan bu katedral, 1571 yılında Osmanlıların Gazimağusa’yı düşürmesiyle son bulmuştur. Adı bir kaç kez değişse de son olarak, Kıbrıs’ın fethinde yer alan vezir Lala Mustafa Paşa’nın adını almıştır. Kilise kalıntılarının üzerine yapılan bir katedral, katedralin üzerine yapılan camii. İslamiyet kuralları gereği freskler boyanıp, yerlere de halı döşenmiş. Fakat ilginçtir ki hala döşeme taşlarının altına gömülü Kıbrıs Krallarının naaşlarının olduğuna inanılsa da halıların altında kaldıklarından inceleme yapılmamaktadır. 

St. Nikolas Katedrali bana Notre Dame’ın yandan görünüşünü hatırlattı. İlk kez gördüğüm halde çok tanıdık gelen bir eser gibi. Haçlı mimarisinin izlerini taşıyan bu yapı küçük değişikliklerle camiye çevrilse de dışı hala katedral havasını korumaktadır. Caminin önünü buradan gezebilirsiniz. İçini ise buradan keşfedebilirsiniz. 

Lala Mustafa Paşa Camii ve Cümbez ağacı. Aynı zamanda adanın en yaşlı ağacıymış. 

Magusa Limanı

Gazimuğsa limanı acıklı bir öyküye ve türküsüne ev sahipliği yapmaktadır. Mağusa limanını sanal olarak gezmeden önce kısaca hikayesinden bahsedelim. Hikayeyi okurken, Gülcihan Elbeği’nin yorumunu çok beğendiğim Mağusa Limanı şarkısını da dinlemenizi öneririm. 

Gelelim Hikayesine

1943 Yılında geçen, Mağusa Limanında hamal olarak çalışan Ali isimli bir adamın hikayesidir. Esmer olduğu için Arap olarak anılan, genç yaşta evlenip, çocuk sahibi olan bir adamdır Ali. Akşamları işini bitirdikten sonra çalıştığı limana yakın olan meyhaneye gider, günün yorgunluğunu atarmış. Bir gün yine meyhaneye gittiğinde saygısız tavırlar sergileyen İngiliz sömürgesine ait 7 Hint askeri görmüş. Ali’den rahatsız olan Hint askerleri onun üstüne yürümüş ve Ali’den dayak yemişler. Bu olay tüm Kıbrıs’a yayılmış. Arkadaşları bu olaydan sonra Ali’ye buraları terk et deseler de o gitmesi gerekenin onlar olduğunu söylemiş ve dinlememiş. 

Ertesi gün Ali tekrar meyhaneye gitmiş ve tüfeklerine süngü takılı olan 7 askeri görmüş. İlkini yumruğuyla indirse de diğer 6 askerin darbelerine dayanamamış. En son yumruk attığı 7. asker de Ali’ye süngülerini saplamış. Askerler ibreti alem olsun diye Ali’yi sürükleyerek Mağusa Limanına götürmüşler. Olayı öğrenen eşi limana gelmiş ve Ali’yi o halde görünce ağzından o sözler dökülmüş. “Uyan Ali’m uyan, uyanmaz oldun. Yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun.” Bu sözleri duyup etkilenen çevre halkı ise bu sözlerden türkü yapmışlar. İşte Ali ve Mağusa Limanının acıklı hikayesi bu şekildedir. Şimdi bu limana bir de öykülerin, kanların döküldüğü yer olarak farklı bir gözle bakın. Limanı yüksekten görmek için buraya, girişini görmek için buraya tıklayın.  

Bellapais

Kendinizi harikalar diyarında hissedeceğiniz bir manastıra gidiyoruz. 12. yüzyılda Roma döneminde Gotik tarzda inşa edilen manastıra, ilk kez 1187’de Kudüs’ten göç eden rahipler yerleşmiş. Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fethinden sonra manastır, Kıbrıs Ortodoks Kilisesine verilmiş. 1974 Barış Harekâtı ile Rumlar adanın güney kesimine göç edince Bellapais manastırı müzeler dairesinin himayesine alınmıştır. Bellapais Manastırının içini sanal olarak buradan gezebilirsiniz. Ayrıca dış kısmındaki muhteşem oymaları görmek için de buraya tıklayabilirsiniz. 

Girne Kalesi

Şimdi sizlerle çok eski bir kaleye gidiyoruz. İlk kez 7. yüzyılda yapılan bu kaleye farklı dönemlerde eklemeler yapılmıştır. Kalenin içerisinde bir sarnıç, zindan, kilise ve iki küçük müze bulunmaktadır. Girne Kalesi denizcilik tarihinin en önemli ve iyi korunan parçalarının sergilendiği Batık Gemi Müzesine de ev sahipliği yapmaktadır.Girne Kalesini sanal olarak buradan gezebilirsiniz. Oklarla ilerleyerek 732 metrelik zirveye ulaşabilirsiniz. Sırada geldi Batık Gemi Müzesini görmeye. 

Batık Gemi Müzesi

Yine çok eskilere, 4. yüzyıla dayanan Yunan ticari gemisinin enkazı, 1965 yılında sünger bulmak için dalış yapan bir kişi tarafından tesadüfen keşfedilmiş. Fakat işin hikaye kısmı bilim insanlarının araştırmaları sonucu başlıyor. Hikayenin geçtiği yer Akdeniz suları. Büyük İskender tarafından denize açılan bu geminin MÖ 300 yıllarında yaşadığı düşünülüyor. Anadolu kıyıları ve Yunanistan’daki On İki Ada boyunca ticaret yapmaktaydı. Bulunan kanıtlar geminin sert denizlere yenildiğini işaret etmektedir. Ayrıca gemideki delikler gösteriyor ki gemi korsanlar tarafından batırılmış. Bu kadar uzun yıllara meydan okumuş, yıllara direnip yaşamayı tercih etmiş bu cesur gemiyi ve bulunduğu müzeyi sanal olarak buradan gezebilirsiniz. 

Şimdi biraz müzelerden dışarı çıkalım ve plajlarda manzaranın keyfine varalım. 

Plajlar

Nissi Plajı

Giden birçok kişiden methini epey duyduğum Kıbrıs Plajlarını sanal olarak gezme imkanı buldum ve inanın bana anlatılanlarda daha fazlasının olduğunu göreceksiniz. Bunu sizlere de kanıtlamayı istiyorum ama öncelikle kendinizi bulunduğunuz yere sabitlemenizi istiyorum. Çünkü birazdan göreceğiniz muhteşem deniz manzaraları karşısında Kıbrıs’a gitmek için kendinizi çok tutabilirsiniz. Önce balıklama suya atlayalım diyorum ve buraya direk suyun içinden bir turla başlıyorum. Nissi Plajın’dan çekilen bu Maldivlerimsi suyun, Maldivlere kıyasla daha ulaşılabilir olması içinizi rahatlatabilir. 

Sırada Glyki Nero Plajı var. Bu sefer denizden çıkıyoruz ve kuşbakışı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Buradan ulaşabileceğiniz Glyki Nero’nın eşsiz manzarasını yukarıdan seyredin. Denizin tüm mavi tonlarını ezberleyerek kendinizi huzura bırakın. 

Şimdi marinası bulunan bir güzelliğe götüreceğim sizleri. Yakından ve uzaktan inceleyeceğiz bu güzellik eserini. Buradan kuşbakışı marinaya ve etrafındaki göz alıcı deniz manzarasında boğulabilirsiniz. Hemen ardından da buradan daha yakın marinaya ve teknelere bakabilirsiniz. 

Memleketimden Plaj Manzaraları

Ege bölgesindeki Didim’i duymayanınız var mı? Hani altın gibi kumu olan Altınkum plajı vardı. İşte onun bir benzeri de Kıbrıs’ta var. Kıbrıs Altınkum Plajı. Altın gibi parlayan kumlarıyla gözünüzü keyiflendirmek istiyorsanız buradan ulaşabilirsiniz. Karpaz Altınkum Plajı aynı zamanda Caretta Caretta’ların yumurtlama yeri olarak biliniyor.  

Son plaj önerimde ise yazın sıcaklığından çıkıp, içinizi biraz ürperterek kendinize getirtmek olacak. Vathia Gonia Plajı’nın buradan ulaşacağınız sanal turunda bulutlu ve fırtınalı havada dahi bir plajın ne kadar güzel göründüğüne şahit olacaksınız. 

Zenobia Batığı

Hazır denize içinden, üstünden bakmışken bir de derinlerine girelim. Kıbrıs’ın Titanik’i olarak anılan Zenobia, tıpkı Titanik gibi ilk yolculuğunda batmış. 1980 yılında sulara gömülen Zenobia İsveç asıllı olup, Suriye’ye ulaşamadan Kıbrıs yakınlarında suyun derinliklerine ulaşmış. Günümüzde sadece çok deneyimli dalgıçların dalabildiği bu batığı da buradan sanal olarak gezebilirsiniz.

Kalıntılar, bizlere geçmişin birer kanıtı gibidir. Sanırız ki ağaçlar, gökdelenler bizler yaşadığımız sürece varlar, bizler yaşadığımız sürece var olacaklar. Halbuki bizler bu döngünün sadece çok çok kısa bir bölümünde ziyaretçiyiz. Kalıntılar insana yol gösterir, geçmişi ve geleceği hakkında. Bu sebepledir ki kalıntılara sadece bir taş, demir vb. yığını olarak bakmamalıyız. Arkasındaki hikayesiyle, yaşanmışlıkları ile var olmuştur o taş. 

Venedik Sarayı Kalıntıları

Kıbrıs, Osmanlılardan önce Venediklilerin himayesi altındaydı demiştik. Bu sebeple Kıbrıs’ta milattan sonra bulunan birçok tarihi kalıntılar Venedikliler, Luzinyan dönemine ait. Buradan ulaşacağınız Venedik Sarayı Kalıntıları da onlardan yadigar eserlerden. 

Othello Kalesi

Hala birçok bölümü sağlam olan 14. yüzyılda Luzinyanlardan kalma bir kaledir. Othello adını ise sonradan bir bölümü Kıbrıs’ta geçen Shakespeare’in Othello Tragedyasından aldığı bilinmektedir. Kalenin dışını buradan, içini de buradan gezebilirsiniz. 

Othello Kalesi

Bir şehri ya da ülkeyi tanımanın en iyi yolu oranın sokaklarından, evlerinden, hanlarından ve hamamlarından geçer. Evlere konuk olmadan önce de köylerine konuk olmak gerekir diyoruz ve karşımıza Omodos köyü çıkıyor. Ne demiştik önce sokaklarında kaybolacağız, o zaman buradan köyün sokaklarını gezebilirsiniz. Daha sonra evlerine konuk olacağız. Ona da buradan ulaşabilir, evi detaylıca gezebilirsiniz. Bir de dinlenmek için bir restoranına oturursak tamamdır. Omodos köyü bunun için de karşımıza güzel bir mekan çıkarıyor. Şimdilik midemiz olmasa da gözlerimiz şenleniyor diyerek avunuyoruz ve buradan tatlış restoranı geziyoruz. 

Birde Hamam mı demiştik?

Şimdi bir hamama gideceğiz ama bunun sadece adı hamam. Kendisi görkemli bir manzara. (Bu arada Kıbrıs turumda ‘muhteşem, harika, mükemmel…’ kelimelerini o kadar çok kullandım ki tekrara düşmemek için sözlükten ikamesi bir kelime aradım. Sonuç: Görkemli) Bu görkemli manzara Afrodit Hamamlarına ait. Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit banyo yapmayı çok severmiş ve efsaneye göre burada bulunan bir kayaya çıkmış ve böylece burası popüler bir ibadet yeri haline gelmiş. Afrodit Taşının yakınında sahilde kalp şeklinde bir çakıl bulan herkesin yaşam için gerçek aşkı bulacağına inanılıyor. Afrodit Hamamına buradan ulaşabilirsiniz. 

Love Bridge

Aşk tanrıçasından girmişken Aşk Köprüsü ile devam edelim. Kıbrıs’ın en romantik yerlerinden biri olsa da aslında doğal süreçler sonucunda, insan eli değmeden oluşmuş bir doğa harikasıdır. İçerisinde efsaneler, hikayeler barındırmayan, tamamen saf bir doğa harikası. Fakat yine de insanoğlunun bu köprüye dair anlatacağı birçok hikayesi vardır. Sizler kendi hikayenizi anlatmak isterseniz buradan öncelikle bir gezin, hikayeyi sonra düşünürsünüz. 

Mavi Köşk

Mavi Köşk hikayesi de yine Kıbrıs hakkında biraz bilgisi olanların dahi bildiği ünlü bir ev. Hikayenin baş kahramanı Paulo Paolides isimli bir silah kaçakçısı. Bu köşkü silah ticareti yapmak için kullanmış. Köşkün en önemli özelliği ise hiçbir yerden görünmemesiymiş. Köşkte 13 banyo, 13 çalışma odası, kaçış tünelleri, havuz ve daha birçok şey bulunuyor. Ayrıca her misafir için ayrı renkte masaların bulunması da mavi köşkü renklendiren eşyalardan biri olmuş olmalı. Mavi Köşk’ün sanal turu maalesef bulunmamakta. Fakat Kıbrıs’a gelip de ona yer vermemek olmaz dedim ve orayı tanıtan bir youtube videosu ekledim. 

Daha Fazlası İçin

Tepegöz Mağarası’nın içini görebilir, Olimpos Tepesi’nden belki karşı kıyıdaki Antalya Olimpos’u gözlemleyebilir, Larnaca Marina’da güneşin batışını seyrediyormuş hayaline dalabilir, Avakas Gorge Kanyonu’nda turlayabilir, Soli Harabeleri’ndeki tiyatroyu gezerek Anton Çehov’un Nina tiradını seslendirebilirsiniz. (Bunu daha önce antik bir tiyatroda deneyimlemişliğim var:) 

Limassol Marina

Ayrıca bu söyleceğimi tadına doyasıya varmanızı isteyeceğim bir marinaya daha götüreceğim sizleri. Fakat bu marinada diğerlerine kıyasla daha fazla vakit geçirin. Çünkü Limassol Marina’da tadına fazlasıyla doyacağınız bir manzara sizi bekliyor. İleri okları ile restoranların tarafına geçip, köprüleri geçmeyi ve gerçek dışı manzaranın keyfini çıkarmayı unutmayın. Limassol Marina’nın sanal turu Kıbrıs sanal turumda en iyileri arasında almayı başardı. Limassol’da denizi daha yakın görmek için de buradan girebilirsiniz. 

Barnabas Kilisesi

Barnabas İncilini duymuşsunuzdur. Kıbrıslı bir Hristiyan azizidir. Kıbrıs Kilisesinin de kurucusudur. 11 Haziran olan öldürüldüğü gün Aziz Barnabas günü olarak kutlanır. Manastırın içini buradan, dışını buradan görebilirsiniz.

Bonus

Sarı Çizmeli Mehmet Ağa

Sarı çizmeli Mehmet ağa birgün öder hesabı… 

Barış Manço’nun Sarı Çizmeli Mehmet Ağa şarkısını hepimiz biliriz. Fakat bu şarkının kahramanının bir zamanlar Kıbrıs’ta yaşadığını bilir miydiniz?

Mehmet Cezzar Sarı Çizmeli, 1878 yılında Kıbrıs’ın Göçeri Köyünde dünyaya gelmiş. Çiftçilik yaparak zengin bir toprak ağası olmuş. Mehmet Ağa şehirdeki tüm esnaf tarafından tanınırmış. İhtiyaç sahipleri alışveriş yaptıklarında hesabı Mehmet Ağa’ya yazdırırlarmış. Ayın belli günlerinde Mehmet Ağa şehre inip tüm esnafa uğrar, borçlarını ödermiş. Hatta yeni evlenen gençlere hediye olarak toprak, ev verirmiş. Mehmet Ağa hayatı boyunca hayır işleriyle meşgul olmuş, yardımlar yapmış ve zengin bir toprak ağası iken beş parasız bir şekilde vefat etmiş. Barış Manço’da 1971 yılında gittiği Kıbrıs’ta bu hikayeyi duymuş ve Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’yı dillerimize pelesenk etmeyi başarmıştır. Ayrıca Barış Manço 1982 yılında Mehmet Ağa’nın mezarını bularak mezar taşı yaptırmış.

Kıbrıs’ta Yaşayan Tuğçe Soytürk ile Keyifli Bir Kıbrıs Sohbeti Gerçekleştirdik

  1. Kıbrısta yaşamak demek hem memleketinde yaşamak demek, hem de memleketinden uzakta yaşamak. Bu duyguyu ya da nasıl hissettiğini anlatabilir misin? 

Büyük şehirde doğmuş ve büyümüş biri olarak çevremdekiler biraz zorlanacağımı düşünsede buraya gelip deneyimledikçe aslında daha uzun yıllar kalmak istediğimi fark ettim. Birçok açıdan kısıtlı olsa da büyük şehrin yoğunluğundan Kıbrıs’a gelip kendimizi dinlemek, kendimize vakit ayırmak çok iyi geldi.

2) Kıbrıs’ın denizini herkes övüyor. Türkiye’de de bir çok şehirde denize girmiş biri  olarak, buradaki hangi kumsala benzetirsin?

Karpaz sahilini maldivlere eş değer diyebilirim

3) Kıbrıs’ın havası Antalya’ya çok benziyor. Fakat Kıbrıs’ın en önemli özelliği bir ada olması. Adada yaşıyor olmak nasıl bir duygu?

Kış yaşanmıyor denecek kadar kısa sürüyor aslında kışın yağmur çok oluyor ve deniz kesimine yakınsanız rüzgarı bol alırsınız. Kıbrıs’ı gezmek için en ideal zaman nisan ve mayıs aylarıdır. Ağustos ayının da çok sıcak olması ve sıcaklığın 50 derecelere kadar çıkması biraz zorluk yaşatsa da yaz ayları güzel geçiyor.

4) Kıbrıs’tan ne alınır ?

En güzel yiyeceği hellim peyniri ve köylerde yapılan marketlere de gelen hellim ekmeği. Hediyelik olarak alkol ucuz olduğundan çok tercih ediliyor. Kıbrıs’a özgü kahve fincanları kıbrıs yazılı hediyelik eşyalarından tercih edebilirsiniz.

5) Kıbrıs’ta geçinmek, alışveriş vs. Türkiye ile kıyaslanırsa nasıl ?

Kıbrıs’ta asgari ücret Türkiye ile kıyaslarsak oldukça yüksek. Tabi şartlarda dolayısıyla daha pahalı. Türkiye’de mağazalarda çok uyguna bulunan ürünler burada daha yüksek fiyatlı.

6) Bir de Kapalı Maraş var. Terkedilmiş şehir-di. Oraya çok yakın oturuyorsun. Bize orayı biraz betimleyebilir misin?

Daha önce sadece arabayla geçip evimize gidiyorduk, resim çekmek durmak bile yasaktı ama şimdi halka açıldı ve kesinlikle gezilmesi gereken bir yer. Sivil girişinden geçerken kimlik kontrolleri yapılıyor ve hemen az ilersinden bisiklet kiralayıp kapalı Maraşı gezebiliyorsunuz. Uzun yıllar kapalı olup açılması tabiki fazlasıyla ilgi çekti. Zamanın en iyi ve gözde tatil mekanlarındandı, hatta hollywood yıldızlarının bile evlerinin olduğu söyleniyor. İngiliz Kraliyet ailesinin de burada oteli bulunmakta ve kapıların bile altından olduğu söyleniyor.

7) Gazimağusa’da en beğendiğin yer?

Kaleiçi atmosferi, cafeleri ve yeşillik alanlarıyla gerçekten huzur verici bir yer. Turistlerinde fazlasıyla ilgisini çekiyor 

8) Daha önce sanal tur yaptın mı? Deneyimlerini yazabilir misin?

Daha önce sanal tur yaptım. Sanal olarak gezmek hoşuma gidiyor tabi.

9) Biliyorsun biz sanal gezginleriz. Bize öyle birşey anlat ki oraya gitmiş kadar olalım.

KKTC Mağusa’da yaşamaya başladığımda gürültüden trafikten uzaklaşınca bu bana huzur verdi. Eşimle kendimize daha çok vakit ayırır olduk, bir yerden bir yere gitmek çok uzun zamanımızı almıyor. Sadece iş çıkış saatleri, okul çıkış saatleri biraz yoğunluk oluyor onun dışında trafik olmuyor.  İnsanları çok sıcakkanlı ve yardımseverler. Kaleiçinde sabah yürüyüşü yapmak akşam saatlerinde gelip arkadaşlarla şarabını yudumlamak burada yapılacaklar listesine eklenmeli. Buraya gelenler daha çok casino meşhur olduğundan tercih ediyor ve gerçekten burada zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun.

10) Son olarak sanal gezginlere söylemek istediklerin?

Kıbrısa gelip tatilinizi yapabileceğiniz tarihi yerleri gezebileceğiniz ve casinolarında vakit geçirebileceğiniz güzel bir ada.

Kıbrıs’a hem tatil yapmaya hem de gezmeye geliyorsanız kesinlikle araba kiralamalısınız, tabi ters akan trafiğe dikkat etmeniz koşuluyla 🙂 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir